COVID- 19, 2020 yılından beri bütün dünyanın gündeminde olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Salgın hastalık ve bu hastalıktan kaynaklanan ölümler tüm dünyanın gündeminin en üst sırasında yer almaktadır. Bütün dünyada hızla yayılan ve ölümlere neden olan bu hastalığın yayılmaması için ülkeler çeşitli önlemler almıştır.
Sokağa çıkma saatlerinin düzenlenmesi, karantina kuralları, olağan üstü hal tedbirleri belirli bir noktaya kadar işe yaramış fakat hastalığın yayılmasını engelleyememiştir. Salgın hastalığa karşı uzmanların da sık sık söylediği gibi virüsün mutasyona uğraması ile veya aşı ile salgının sona ermesi söz konusu olabilir.
Bu virüsün ortaya çıkıp salgın hastalık haline gelmesinden sonra bütün dünyada aşı çalışmaları başladı. Aşıyı bulanın maddi kazanç ve avantaj sağlayacağı da insanların aklına gelen ilk şeylerden biridir. Bunun yanında Covid- 19’ un tedavisi için kullanılacak ilaç geliştirmek için çalışmalar yapılmakta geliştirilen ilaçlar için de patent başvuruları yapılmaktadır.
Bütün dünyada oldukça fazla can kaybına neden olan COVID- 19 virüsünü ortadan kaldırmak için en etkili yöntemin aşı olduğu bilinmektedir. Şu anda aşılama aşı temin edebilen ülkelerde oldukça hızlı bir şekilde yapılmaktadır. Aşının bulunmasında ve üretiminde ülkeler adeta yarışır hale gelmiştir. Aşının bulunmasından sonra bütün dünya ile paylaşılacağı gibi açıklamalar yapılsa da aşıyı bulanların avantaj sağlayacağı düşüncesi herkesin ilgisini çeken bir durumdur.
Buluşları koruma altına alan, 3. kişilerin bu buluşları üretmesini, satmasını engelleyen, kişiye ait buluş üzerinden diğer kişilerin kazanç elde etmesini önleyecek bir koruma olan patent buluşu yapan insanı yasal olarak hak sahibi yapan önemli bir belgedir.
Covid- 19 salgını ile mücadele eden tüm ülkeler bulunan aşıların patentle koruma altına alınması konusunda çekinmektedir. Peki, aşılarda patentleme durumu nasıl ilerlemektedir, aşılarda patentleme kamu yararı söz konusu olsa bile yapılabilmekte midir?
Patent alınamayacak durumlar arasında yer alan mikroorganizmaların patentlenememesinin nedeni doğada yer almasıdır. Doğada yer alan buluşlar keşif olarak değerlendirilir ve patentlenemez. Fakat bu durum laboratuvarda geliştirilmiş ve üretilmiş mikroorganizmaları kapsamamaktadır.
Avrupa Patent Sözleşmesine göre bir buluşun patent alabilmesi için üç koşulu yerine getiriyor olması gerekmektedir. Birincisi söz konusu buluşun yeni olması, ikincisi yaratıcı olması, üçüncüsü endüstriyel olarak uygulama kapasitesine sahip olmasıdır. Örneğin bir mikroorganizmanın bir virüs üzerinde tedavi edici bir etkisi keşfedildi. Böyle bir durumda benzerlerinden farklı olarak mikroorganizma buluşta bir parça olarak patentlenebilmektedir. Yani aslında aşı bulunduğunda firmalar aşıda bulunan mikrop için değil ortaya çıkarılan formül için başvuru yapmaktadır.
Bütün bu bilgilere dayanarak aşının patentle koruma altına alınabileceği söylenebilir. Böyle bir durum salgın hastalık söz konusu olduğunda oldukça tedirgin edici bir durum olmaktadır. Fakat patent alan kişilerin yetkileri savaş, salgın hastalık gibi istisnai durumlar için zorunlu lisans ile sınırlandırılabilmektedir.
Zorunlu lisans durumu kamu yararı ve kişisel çıkarların çatıştığı durumlarda kamu yararının tercih edilmesi durumudur. Ülkenin yararı söz konusu olduğundan patent sahibi ile ilgili bakanlık görüşerek gerekli zorunlu lisans sözleşmesini yapabilir.
Sonuç olarak COVID- 19 aşısı da dahil bütün aşı ve ilaçlar patentlenebilir. Ancak salgın hastalık, savaş gibi durumlarda zorunlu lisans sözleşmesi ile hak sahibinin hakları sınırlandırılabilir. Kamu yararı gözetilerek zorunlu lisans sözleşmesi ile bir kişinin hak sahipliği söz konusu olmaz ve üretiminin yapılması sağlanabilir.